Bir işadamı, oldukça yoğun ve yorucu geçen bir seneden sonra tatile
çıkmaya karar verir. Eşi de kendisi gibi meşgul olduğu için birlikte
tatil yapacakları bir dönem ayarlamak zor olur. İspanya kıyılarında bir
otel bulur ve bulduğu ilk uçakla oraya gider. Otele yerleşirken bir
aylık bir rezervasyon yaptırır. Bir hafta kadar güzelce tatil yaptıktan
sonra, bir akşam yemeğinde garson kendisine bir mektup iletir. Mektubu
okuyan işadamı, tatilini geçirdiği otelin yöneticisinin yanına gider.
"Ne yazık ki tatil sona erdi..." Yönetici şaşırır ve üzülür. "Ama
beyefendi, bir aylık rezervasyon yaptırmıştınız, ne oldu böyle aniden?"
İşadamı çaresiz bakışlarla cevap verir: "Evet bir ay kalacağım, ama
tatil bitti. Karım işinden izin almayı başarmış ve iki gün sonra burada
olacakmış..."
---------------------------------------------------------------------------
Albay, binbaşıya: -Yarın güneş tutulacak. Bu her zaman görülen bir şey
değildir. Erleri talim elbiseleri ile talim meydanına getirin de olayı
görsünler. Ben de orada bulunup kendilerine gerekli bilgiyi vereceğim.
Şayet yağmur yağarsa, tabii bir şey göremeyiz. O zaman erleri, üstü
kapalı talimgaha götürürsün. Binbaşı, yüzbaşıya: -Albayın emri ile
yarın sabah saat dokuzda güneş tutulacak. Bu her zaman görülen bir olay
değildir. Şayet hava kapalı olursa bir şey görülemeyecektir. Bu durumda
tutulma, kapalı talimgahta gerekli talim elbisesiyle yapılacaktır.
Yüzbaşı, teğmene: -Albayın emri ile yarın sabah dokuzda talim elbisesi
ile güneş tutulmasının açılış merasimi yapılacaktır. Şayet yağmur
yağarsa ki bu durum pek görülen bir olay değildir, Albay kapalı
talimgahta gerekli bilgiyi verecektir. Teğmen, başçavuşa: -Yarın sabah
dokuzda hava güzel olursa, talim kıyafeti ile albay tutulacak. Kapalı
talimgahta yağmur yağarsa, alayın meydanında manevra yapılacak. Çünkü
bu her zaman görülen bir olay değildir. Basçavuş, askere: -Yarın sabah
saat dokuzda kapalı talimgahta Albayı tutacağız. Sabah hepiniz talim
teçhizat ile hazır olun. Askerler kendi aralarında: -Yarın sabah bizim
başçavus Albayı tutuklayacakmış.
--------------------------------------------------------------------------
Bir gün yolda yaya giden bir bektaşinin önüne bir atlı çıktı: - "Baba"
dedi, "bir müşkülüm var. Beni aydınlatır mısın?" Bektaşi yanıt verdi: -
Elimden gelen bir şeyse, hay hay oğlum. - Şunu öğrenmek istiyorum: Şu
anda Allah ne yapıyor? Sualin münasebetsizliğine içerleyen derviş, hiç
belli etmemiş: - Yanıt veririm ama bir şartla, sen o attan in, ben
bineyim. - Neden? - Böyle yüksek bir suale yüksekten yanıt vermek
gerekir de ondan! Adam attan inmiş, Bektaşi binmiş. Adam: - "Hadi"
demiş "söyle bakalım. Allah şimdi ne yapiyor?" Bektaşi: - "Ne yapacak"
demiş, "atı senin gibi bir budalanın elinden alıp, benim gibi bir
akıllıya veriyor". Ve çalakamçı uzaklaşmış.