Bir acelesi olduğunu, onu görür görmez anlamıştım. Sağanak hâlinde
yağan yağmura aldırış bile etmiyor ve bükülmüş beline rağmen sağa sola
koşuşuyordu. Yanına sokularak: — Hayrola teyzeciğim, dedim. Bir
derdiniz mi var? Sıcak bir tebessümle: — Buraların yabancısıyım
evlâdım, dedi. Hastahane tarafına gidecek bir araba arıyorum. — Biraz
beklerseniz aynı dolmuşa binebiliriz, dedim. Oraya geldiğimizde size
haber veririm. Teşekkür ederek yanıma yaklaştı ve küçük bir çocuk gibi
şemsiyemin altına girdi. Nurlu yüzü yağmur damlacıklarıyla ıslanmış ve
yanacıkları pembe pembe olmuştu. — Torunlarımdan biri menenjit geçirdi,
diye devam etti. Ziyaret saati bitmeden dolaşmak istemiştim. Saatime
baktıktan sonra: — 20 dakikanız var, dedim. Hastahane yakın ama, bu
havada pek araba bulunmuyor. Durağa herkesten önce geldiğimiz için
dolmuşa da rahatça bineceğimizi zannediyordum. Ancak araba
yanaştığında, arkamızda duran 4-5 kişinin bir anda hücum ettiğini
gördüm. içeriye doluşan ve arkadaş oldukları anlaşılan adamlara: — İlk
önce biz gelmiştik, dedim. Sırayı bozmaya hakkınız var mı? Ön koltukta
oturanı: — Hak istiyorsan Hakkâri'ye gideceksin arkadaşım, dedi. Hem
oradaki haklardan K.D.V. de alınmıyormuş. Bu lâf üzerine attıkları
kahkahalarla bindikleri araba sarsılmış ve sinirlerim allak bullk olmuştu. Sakinleşmeye çalışarak: — Ben biraz daha bekleyebilirim,
dedim. Ama şu ihtiyar teyzenin hastahaneye yetişmesi gerekiyor. Bu defa
şoför lâfa karışıp: — Teyzenin arabaya falan ihtiyacı yok be kardeşim,
dedi. Okuyup üfledi mi hastahaneye uçuverir. Tekrar kopan kahkahalarla
birlikte araba uzaklaşıp gitti. Yaşlı kadına baktım, tevekkülle
susuyordu. 5-10 dakika sonra gelen bir başka dolmuşa onunla beraber
bindim ve şoföre, teyzeyi hastahanede indirmesini söyledim. Yaşlı
kadın, yapacağı ziyaretten ümitsiz görünmesine rağmen şikâyet
etmiyordu. Üstelik trafik de yarı yolda tıkanıp kalmıştı Şoför: — Yolun
bu durumu hayra alâmet değil, dedi. Sebebini anlasam iyi olacak.
Arabayı çalışır vaziyette bırakıp ileriye doğru yürüdü ve biraz sonra
döndüğünde: — Kısmete bak yahu, dedi. Bizden önce kalkan dolmuşa kamyon
çarpmış. Heyecanla: — Bir şey olmuş mu, diye atıldım. Yâni yaralı falan
var mı? — Herhalde, diye cevap verdi. Dolmuşta bulunanları, teyzenin
gideceği hastahaneye kaldırmışlar. Göz ucuyla yaşlı kadına baktım.
Solgun dudaklarıyla birşeyler mırıldanıyor ve sanki onlar için dua
ediyordu. Şoför, koltuğuna yavaşça otururken: — Kısmet işte, diye
tekrarlayıp duruyordu. Sen kalk koca bir kamyonla çarpış. Hem de
Türkiye'nin öbür ucundan gelen Hakkâri plâkalı bir kamyonla.